بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَٱلۡمُرۡسَلَٰتِ عُرۡفٗا ١

Andolsun (Allahın emirlerini haamilen) birbiri ardınca (yahud şer'-u akle uygun şeylerle ve iyiliklerle) gönderilib de,

– Hasan Basri Çantay

فَٱلۡعَٰصِفَٰتِ عَصۡفٗا ٢

(o emirlere) sert (ve çâlâk) rüzgârlar gibi hemen (imtisâle) koşan,

– Hasan Basri Çantay

وَٱلنَّٰشِرَٰتِ نَشۡرٗا ٣

(şeriatın hükümlerini yer yüzünde) iyiden iyi yayan,

– Hasan Basri Çantay

فَٱلۡفَٰرِقَٰتِ فَرۡقٗا ٤

bu suretle (hak ile baatılı) tam ma'nâsiyle ayırd etmiye vaasıta olan,

– Hasan Basri Çantay

فَٱلۡمُلۡقِيَٰتِ ذِكۡرًا ٥

(5-6) kötülüğü imhaa ye, azâb ile tehdide çalışan peygamberlere vahyi getiren (melek) lere,

– Hasan Basri Çantay

عُذۡرًا أَوۡ نُذۡرًا ٦

(5-6) kötülüğü imhaa ye, azâb ile tehdide çalışan peygamberlere vahyi getiren (melek) lere,

– Hasan Basri Çantay

إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَوَٰقِعٞ ٧

Ki size va'd (ve tehdîd) edilegelen şeyler behemehal vaaki (olacak) dır,

– Hasan Basri Çantay

فَإِذَا ٱلنُّجُومُ طُمِسَتۡ ٨

yıldızlar (ın ışığı) söndürüldüğü zaman,

– Hasan Basri Çantay

وَإِذَا ٱلسَّمَآءُ فُرِجَتۡ ٩

gök (yüzü) yarıldığı zaman,

– Hasan Basri Çantay

وَإِذَا ٱلۡجِبَالُ نُسِفَتۡ ١٠

dağlar (yerinden koparılıb) savurulduğu zaman,

– Hasan Basri Çantay

وَإِذَا ٱلرُّسُلُ أُقِّتَتۡ ١١

peygamberlerin muayyen vakti geldiği zaman,

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu